21 Temmuz 2015 Salı

Süper Dadı Yorumu | kitapmiti


Kitabın Adı : Süper Dadı

Yazarı : Betül Güçlü 

Yayınevi : Müptela

Sayfa Sayısı : 264

Liste Fiyatı : 20,00









Âşıksanız;

 Dağları delebilirsiniz, "Ferhat" derler,

 Çölleri aşabilirsiniz, "Mecnun" derler,

 Canınıza kıyabilirsiniz, "Romeo" derler,

Ya iki küçük sevimli canavarın tüm sorumluluğunu alıp, kalplerini çalar ve oradan sevdiğiniz kadına ulaşmayı başarırsanız?

İşte o zaman, "Süper Dadı" derler.


Efran'ın verdiği zorlu, eğlenceli, acılı ve sevimli mücadeleyi okurken aşk uğruna girilebilecek en güzel sınavlardan birine şahit olacaksınız. 

Beril, Baler, Sare ve Efran'ın "aile"si sizi de aralarına alacak kadar sevgi dolu; gerçek bir aile olmak için kan bağından daha fazla ihtiyacımız olan tek şey de bu.



      Herkese yeniden merhaba. Temmuz ayının başındaki durumumdan kurtuldum ve kitaplara tekrar devam edebilme fırsatını yakaladım. İçimden bir türlü gelmiyordu okumak ama şuan bunu aştığımı düşünüyorum. Umarım tekrar olmaz . Bugün sizlere Betül Güçlü'nün Süper Dadı adlı kitabını yorumlayacağım.

      Süper Dadı aslında çıkacağını duyduğumda da wattpad de iken de oldukça merak ettiğim ve okumak istediğim bir kitaptı.Fakat çok acele etmiyordum almak için.Aslında müptela yayınlarına okuyucularla ilgilenmediği için sinirliydim. Dün şans eseri kitapçıda görünce direk aldım. Boleyn Kızı'na biraz ara vererek başladım ve hemen bitirdim.Zaten bir kaç saat içerisinde biten bir kitap. 

       Kitabın kapak tasarımına bayıldım. Ciltli oluşu da harika. Ayracını da oldukça sevimli buldum.

        Kitabın konusuna gelecek olursak; bir arkadaşında Beril'i gören Efran ilk anda Beril'e aşık olur.Fakat Beril'in erkeklere karşı oldukça katı olduğunu ve önceliğinin çocukları olduğunu farkeder. Beril'e yaklaşmanın tek yolunun çocuklar olduğunu anladığından dadı olarak işe başvurur. Beril deneme süreci için kabul eder. Ancak Efran'ın işi oldukça zordur. Baler ve Sare ikizleri dadılardan hiç hoşlanmamaktadırlar.Bunun yanında çocuklar hakkında hiçbir şey bilmemesine rağmen Efran kendini bir profosyonel olarak göstermiştir.


       Süper Dadı okuması oldukça eğlenceli bir kitaptı. Okurken bol bol güldüm. Aile olmak için arada kan bağının olmasına gerek olmadığını fazlasıyla güzel anlatmış. Kitabın içerisinde yer alan bazı çizimlerde oldukça sevimliydi. Efran'ın ikizlere ilk andan itibaren baba şefkatiyle yaklaşması çok güzeldi. Baler ve Sare ikizleri ise kitabın baş yıldızlarıydı. Bazı diyaloglarına o kadar güldüm ki. Sade bir kitaptı onu kabul ediyorum ama okuma listenizde araya sıkıştırabileceğiniz,zamanınızı kaybettirmeyecek bir kitap.

        Kısaca eğer aynı türden fazlasıyla sıkıldıysanız,reading slumptaysanız ya da yazın okunacak eğlenceli bir kitap arıyorsanız bu kitap tam sizlik alın okuyun derim :D 


Puanım ;




   

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Benim İçin Öl Yorumu | kitapmiti

Kitabın Adı : Benim İçin Öl

Orjinal Adı : Die For Me

Yazarı : Amy Plum

Yayınevi : Akılçelen 

Sayfa Sayısı : 352

Liste Fıyatı : 19,00





O, Aşkı İçin Ölmeye Değil, Ölmemeye Söz Verdi

"Gizemli ve romantik bir aşkı anlatan bu romanı elimden bırakamadan bir çırpıda okuyup bitirdim." Aprilynne Pike, New York Times en çok satanlar listesinde 1 numara olan Kanatlar dizisinin yazarı.

Amy Plum, paranormal üçlemesinin ilk kitabı olan Benim İçin Öl'de (Die For Me) , Amerika'da anne babasını trafik kazasında kaybedince, ablasıyla dedelerinin yanına taşınmak zorunda kalan Kate ile onun saf güzelliğine tüm benliğini kaptıran yakışıklı Fransız genci Vincent'ın ruhlara işleyen aşklarını anlatıyor. 
On altı yaşındaki Kate, Brooklyn'den, çoğu kişinin hayalini süsleyen "Işıklar kenti" Paris'e taşındığında, acı günlerini kitap okuyarak ve sanatla iç içe geçirerek atlatmaya çalışır. O sırada, uyur hâldeyken bile onu görebilen bir çift gözün kendisini aşkla izlediğinden habersizdir. Kate'in, bir kafede kitap okurken gördüğü ve tüm genç kızların yüreğini hoplatacağını, kendisine hiç takılmayacağını düşünerek iç geçirdiği Vincent'ın gözleridir bunlar. Ve Kate de Vincent'a gönlünü kaptırır.
Ama bu aşkın önünde gizemli ve ürkütücü bir engel vardır. Vincent normal bir insan değildir. Hayatını her gün riske atmasına neden olan korkunç bir yazgıya mahkumdur. Ayrıca onu ve tüm ırkını yok etmeye çalışan ölümsüz ve tehlikeli düşmanlara karşı koymak zorundadır. 
Okurken nefes nefese kalacağınız Benim İçin Öl'ün yazarı Amy Plum, ikincisi 2012'de yayımlanacak paranormal üçlemesinin bu ilk kitabıyla gençlerin kalbinde şimdiden taht kuruyor.

Yazar, Paris'in muhteşem dekorunun yanı sıra iki dünya savaşının insanlara yaşattığı acıların yansımalarının da yer aldığı ve okurların yeni tutkusu olacak bu üçlemenin ilk kitabını sizlere paylaşıyor.



Herkese yeniden merhaba. Yeni başladığım bir serinin ilk kitabı olan Benim İçin Öl'ün yorumu ile karşınızdayım.Serinin kitaplarının kapaklarına gerçekten bayıldım. Henüz elimde sadece ilk kitabı var ama kısa sürede devamını da tamamlayacağım. Öncelikle seri aslında üç kitaptan oluşuyor Benim İçin Öl,Ben Ölene Kadar ve Ölmem Gerekirse.Fakat bir de yan kitap olarak çıkan Onun İçin Öl var.

Kitabın yazı puntoları büyüktü ve sayfa sayısı da az olduğundan hemen bitti. Aslında bir giriş kitabı niteliğindeydi ilk kitap. Daha çok kitaptaki "geri dönenler" in ne olduğuyla ilgiliydi. Bazı olaylar da oldu tabii ki de fakat dediğim gibi daha çok giriş niteliğindeydi. Buna rağmen her sayfasını merakla okuyorsunuz.

Ailesi öldükten sonra Paris'teki akrabalarının yanına taşınan Kate ve ablası Georgia kısa bir süre sonra kendilerini toparlamaya çalışırlar. Kate bir olaya şahit olması sonucunda Vincent ile tanışır ve birbirlerinden etkilenirler.Son zamanlarda okuduğum çoğu kitaptaki gibi birbirlerine olan aşklarını inkar eden bir çift değillerdi. Bu yönden de sevdim kitabı. Kate,Vincent ile tanışır fakat Vincent ve ailesinde anlamlandıramadığı şeyler vardır. Bir süre sonra Vincent'ın aslında bir insan olmadığını bir geri dönen olduğunu öğrenir. Bu da beraber olmalarını engelleyen bir sebeptir.Fakat hepsi bu kadar değildir.Vincent'ın ezeli bir düşmanı vardır ve bu düşman aslında tüm insanları tehdit etmektedir.

Vincent ve ailesi (aslında kan bağları yok ama aile gibiler) gerçekten çok sevimliydi.Hepsini çok sevdim.Klasik kurtadam,vampir hikayelerinden sonra değişik bir konu olması da fazlasıyla güzeldi. Fazla bilinen bir seri olmaması da daha çok ilgimi çekti. Şuanda serinin diğer kitaplarını almak için biraz bekleyeceğim ama okunması gereken güzel serilerden biri. 

Bir sonraki yorumda görüşmek üzere.Keyifli okumalar :*

Puanım;



Sevilenlerin ölmesi imkansızdır.Çünkü,sevgi ölmsüzlüktür.
Emily Dickinson
****
Hangisi daha iyi diye düşündüm.Güvende olup tek başına ızdırap çekmek mi,yoksa acıyı göze alıp gerçenten yaşamak mı ? 


Seni Sevmek İstemedim Yorumu | kitapmiti


Kitabın Adı : Seni Sevmek İstemedim

Yazar : Fatih Murat Arsal

Yayınevi : Ephesus

Sayfa Sayısı : 575

Liste Fiyatı : 22,00




Yeşil gözlü gizemli adam, o yaşına kadar pek çok güzel kadın görmüştü. 
Ama Pınar kadar güzelini, mücadelecisini, vahşisini görmemişti. 
Ve onu istediğine karar vermesi birkaç saniyesini almamıştı.
Pınar ise bu uzun boylu ve tehlikeli kokan adam kadar cüretlisini hiç görmemişti. 
Ondan ilk andan beri hiç hoşlanmamıştı. Hoşlanması da gerekmiyordu. 
Ne yazık ki modern zorba onu istiyordu ve elde etmeye kararlıydı.
Güpegündüz kaçırılacağına ise asla inanamazdı. 
Ailesini zor durumdan kurtarması karşılığında adam ona el koymuştu. 
Bu çekici adama karşı seçenekleri sınırlıydı...
Ya evlenecek... ya da bir süreliğine onun sevgilisi olacaktı.

"Çok basit!" diye mırıldandı Doğan
"Kurtulmanıza karşılık... istediğim tek şey güzel KARDEŞİN"

Deniz güldü. Acı ama samimi bir gülüştü. " Benden nefret edecek...
Ve senden de! O asla affetmez! En ufak bir fırsatta hayatımızı cehenneme
çevirmeye çalışacak... İntikam alma hırsı asla sönmeyecek!"

"Senden hep nefret edeceğim diye fısıldadı Pınar. 

Çaresizlikten gözleri iyice sulanmıştı ama ağlamayacaktı. Ona bu lüksü vermeyecekti. 

" Her gün bunu yüzüne karşı söylemekten mutlu olacağım...

Anlıyor musun?

Senden tüm kalbimle nefret edeceğim!"



Herkese yeniden merhaba. Bu temmuz ayında bir türlü kitap okuyamadım. Cinder ve Scarlet'ı çok sevmeme rağmen zar zor bitirdim ve en sonunda beni reading slumptan çıkarabilecek bir kitap düşünürken aklıma Seni Sevmek İstemedim geldi. Ben Fatih Murat Arsal ile ilk olarak Seni Sevmek İstemedim kitabıyla tanıştım. Çok aşırı derecede sevdiğim bir yazar oldu. Kitabı daha önce okumuş olmama rağmen aynı heyecan ile okudum.Bir saniye bile elimden bırakamadım ve bir gün içerisinde bitti. Her duyguyu yeniden yaşadım. Kitabın sonlarına doğru yine ağlama krizine tutuldum.



Kitabın konusuna gelirsek; Doğan çok zengin bir işadamıdır ve bir süre devlet için bile çalışmıştır. Oldukça yapılı ve dikkat çeken bir fiziği var . Kendisine borcu olan eski bir arkadaşı olan Deniz'e borcunu ödemesini söylemek için arkadaşının oteline gider ve burada Pınar ile karşılaşır. Pınar ise gazetelerde çapkın olarak nitelendirilir ve kısa bir süre önce abisinin arkadaşı Erdem ile nişanlanmıştır. Doğan ilk gördüğü anda Pınar'a tutulur. Pınar'ın Deniz'in kardeşi olduğunu öğrendiğinde ise eğer Pınar ile evlenmesine müsaade ederse senetleri yırtacağını söyler. Çaresiz kalan Deniz bu teklifi kabul eder. Pınar ise zorla nişanlısından ayrıldığı ve borç yüzünden Doğan'a satıldığını düşündüğü için Doğan'dan etkilenmesine rağmen ondan nefret eder. Evlenme teklifini ise reddeder ve aralarında bir anlaşma yaparlar. Bu anlaşma sürecinde ise birbirlerine yakınlıkları artar ve aşık olmaya başlarlar. Ancak her şey o kadar da kolay değildir. Bir sürü zorluk onları bekler. 

Kitap oldukça akıcı bir şekilde ilerliyor. Karakterlere o kadar bağlanıyorsunuz ki onlarda içinizden biri haline geliyor. Ayrıca kitapta Doğan'ın en yakın arkadaşları olan Tahir,Tamer ve Akın ise gerçekten harika. Fatih Murat Arsal öyle bir dünya kurmuş ki . Bu üç karakterinde hikayelerinin anlatıldığı ayrı kitaplar da var. Kitaptaki her bir karakter önemli yani. Arkadaşlıkları ise fazlasıyla güçlü . 


Beni bıraksanız daha da konuşur anlatırım fakat spoiler vermekten korktuğum için fazla detaya giremiyorum. Mutlaka ve mutlaka okuyun.Zaten Fatih Murat Arsal'ın bir kitabını bile okuduğunuzda devamı geliyor. 

Umarım yorumu beğenmişsinizdir. Bir sonraki yorumda görüşürüz,keyifli okumalar :*




Not : Kitabın şuanda satılan kapağı en başta yer alan kapak diğerleri ise eski basımlarının kapağı.Ben ilk basımını da bulup alabildim. Diğer kitaplarının da ilk basımlarını bulup kütüphaneme en yakın zamanda eklemek istiyorum :)


Puanım;




"üzgünüm."derken birden gülümsedi esmer adam. "Bu ev çok güzel!Ona bakıyordum.Fakat senin kadar güzel bir şeyin karşıma çıkacağını bilseydim,eve hiç bakmazdım bile..."
****
"...Acaba benim gibi zorba...Laf dinlemez..Nefret edilecek...Sana delice tutkun...Senin için her şeyi yapabilecek bir adamla...Hatta ölebilece bir adamla EVLENİR MİSİN ?"
****
"Nefretten sonra.."demişti Natalia havuz kıyısında "Aşk gelirmiş...Bizim orada öyle derler!Önceleri ondan nefret ettiğimi sanıyordum.Hem de öyle böyle değil!Gerçek nefret!...ve sonra onu sevdiğimi anladım.Hem de öyle böyle değil!Gerçek sevgi!...Onu sevdiğimi,aptallığım yüzünden çok geç fark ettim.ve benim yüzümden çok zaman kaybettik.Bundan sonraki yıllarımı onsuz yaşayamam!"
****
"Ne yapıyorsun bakalım?"
"Çalışıyorum!"
"Pöh..Ne önemli!Milyonlarına milyon mu katıyorsun?"
****
"Aşk eğer buysa,ben asla aşık olmak istemem!"

10 Temmuz 2015 Cuma

TBT 1.Tur | Kelime Avcısı Yorumu | stealthreader



Kitabın Adı: Kelime Avcısı
Orjinal Adı: Word Exchange
Yazarı: Alena Graedon
Çeviri: Müge Bayyurt
Yayınevi: Timaş
Sayfa Sayısı : 528
Liste Fiyatı: 27,50






      Kitapların tükendiği, el yazısının yavaş yavaş unutulduğu, kütüphanelerin kapandığı, gazetelerin artık hükmünün kalmadığı ve tüm iletişimin "Mem" adı verilen gelişmiş tabletler üzerinden yürüdüğü bir dünya… Peki insanların konuşmak için bile bu cihazlara ihtiyaç duyduğu ve artık kelimelerin para ile satıldığı yakın bir gelecekte, dünya üzerindeki son sözlüğün editörü bir gece ansızın ortadan kaybolursa ne olur?

      Peki ya siz birine âşık olduğunuzu ona anlatmak için artık kelimelere para ödemek zorunda kalacağınız bir dünyada nasıl yaşardınız? Her sayfası aksiyon, edebiyat, felsefe ve macera dolu yepyeni bir roman… 

      Selam millet! Uzun zamandır düşündüğümüz bir şeyi gerçekleştirdik ve bir blog tur açtık. Titan Blog Turu (@titanblogturu) ile sizleri evlerinizden alıp taa Titan'a varan kitaplarla buluşturuyoruz. Turumuzun ilk kitabı Kelime Avcısı'ydı. Uzuuuun bir sürede okundu ve bitti. Birazdan neden uzun bir süre olduğunu açıklayacağım.
      
      Kitabın konusuna kısaca değinecek olursak: Öyle bir zaman düşünün ki... Gazeteler, kitaplar, dergiler yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Kütüphaneler kapatılıyor. Kalan son sözlüğün editörü ise ortadan kayboluyor. 
      Konusu bu zamana kadar okuduğum distopyalardan çok farklıydı. Kesinlikle insanı ilk andan içine çekebilecek bir konusu vardı fakat yazarın anlatımı buna engel oluyordu. Yazar o kadar gereksiz ayrıntılara girmişti ki sıkılmadan okuduğum tek bir bölüm yoktu. Özellikle neredeyse her sayfada olan yarım sayfalık açıklamalar beni o kadar bunalttı ki oraları okumadan geçmeye karar verdim. 
      Kurgu bana göre çok zayıftı. Zaten ilk 200sayfa bir şey olduğu yok. Ondan sonrasında ise tek bir olay üzerinden ilerliyor her şey. Yan olay falan olmadığı için okumak benim için güçleşti. Sırf bitirmek için okudum çünkü kitapları yarım bırakmaktan nefret ederim. Karakterle hiç değinmeyeceğim bile çünkü hiçbir karakteri sevmedim. Bu da kitabı beğenmememdeki bir etkendi. 
      Tüm bunlar benim düşüncelerim ve kitabı merak ediyorsanız alıp okuyabilirsiniz. Çünkü kitapyurdu sitesindeki yorumlara baktığımızda okuyuculardan birçoğu beğenmiş kitabı. Sanırım bana hitap etmeyen bir kitaptı. 
      Destekleri için Timaş Yayınları'na ve Anıl ablaya teşekkür ederiz. İnstagram hesabımızdaki çekilişe katılmayı unutmayın, görüşürüz. :D
      
      Puanım:



















9 Temmuz 2015 Perşembe

Deli Divane Yorumu | kitapmiti



Kitabın Adı : Deli Divane
 (Benden sana ne ?! Senden bana ne ?!)

Yazarı : Nehir Erdem 

Yayınevi : Müptela 

Sayfa Sayısı : 416

Liste Fiyatı : 22,00





"Susmadığın her an, seni öperek susturacağımı söylemiştim Yeliz! Ve bunu yapmaktan asla çekinmeyeceğimi biliyorsun, aksine bu bir zevk olacak..." 
Bir yanda Karadeniz gibi bir adam: Hırçın, öfkeli, mert…
 Diğer tarafta başına buyruk bir deli kız: İnatçı, sevimli, çenebaz… 
"Benim ilk aşkım sensin Memet... Kalbim ilk defa sana attı ve Allah şahidimdir en son yine sana atacak..."
 Ve doludizgin giden bir aşk: Karadeniz kadar hırçın, yaylalar kadar özgür, İstanbul kadar tutkulu…


Herkese yeniden merhaba. Sonunda reading slump tan çıktım.Aslında reading slumptan çıkabilmek için Deli Divane'yi aldım ve gerçektende işe yaradı. Deli Divane'yi ben wattpaddeyken okumuştum.O zaman ismi Benden sana ne senden bana ne idi.Uzun zamandır tekrar alıp okumak istiyordum çok iyi oldu. Nehir Erdem'in diğer hikayelerine de bayılıyorum fakat Deli Divane'nin yeri bende ayrı.

Kitabın konusuna geçecek olursak;Korkut ailesinin küçük kız kardeşleri Yeliz inatçı ve hırçın bir kızdır .Fazlasıyla hırçın kardeşlerine bir ders vermek isteyen abileri Yeliz'i yeni iş ortakları olan Mehmet ile görüştürmek üzere Trabzon'a yollarlar. Mehmet ise memleketine aşık bir adam. Karşılaştıkları andan itibaren didişmeye başlarlar. Mehmet ise Yeliz'in şehirli kızlardan olduğunu düşündüğünden ve bir ders vermek istediğinden yaylaya babaannesinin yanına götürür.Fakat beklediğinin aksine Yeliz babaanneyi kendi babaannesi gibi sever ve ortama uyum sağlar.Yavaş yavaş birbirlerini sevmeye başlayan Yeliz ve Mehmet'i bekleyen olaylar vardır.

Kitap gerçekten de çok eğlenceli zaten bir kaç saat içerisinde de bitiyor. Okurken Yeliz ve Mehmet'in diyaloglarında çok eğlendim.Özellikle babaanneyi gerçekten de çok sevdim.Her okuduğumda aynı tadı bırakan harika bir kitap.Şiddetle öneririm.Özellikle reading slump'taysanız sizi reading slump tan çıkarabilecek bir kitap. 

Bir sonraki yorumlar da görüşmek üzere keyifli okumalar :*


Puanım;

8 Temmuz 2015 Çarşamba

TBT 1.Tur | Kelime Avcısı Yorumu | kitapmiti


Kitabın Adı : Kelime Avcısı

Orjinal Adı : Word Exchange

Yazarı : Alena Graedon

Yayınevi : Timaş

Sayfa Sayısı : 528

Liste Fiyatı : 27,50







Kitapların tükendiği, el yazısının yavaş yavaş unutulduğu, kütüphanelerin kapandığı, gazetelerin artık hükmünün kalmadığı ve tüm iletişimin "Mem" adı verilen gelişmiş tabletler üzerinden yürüdüğü bir dünya… Peki insanların konuşmak için bile bu cihazlara ihtiyaç duyduğu ve artık kelimelerin para ile satıldığı yakın bir gelecekte, dünya üzerindeki son sözlüğün editörü bir gece ansızın ortadan kaybolursa ne olur?

Peki ya siz birine âşık olduğunuzu ona anlatmak için artık kelimelere para ödemek zorunda kalacağınız bir dünyada nasıl yaşardınız? Her sayfası aksiyon, edebiyat, felsefe ve macera dolu yepyeni bir roman… 

"İnanılmaz sürükleyici, beklenmedik gelişmelerle okuru sarsan bir roman! Alice Harikalar Diyarında'yı seven okurlar için tam bir alternatif gelecek kurgusu…" 
-The Daily Beast-

"Kesinlikle harika… Türünün ilk örneği! Yazı, kelimeler ve edebiyat üzerine kurulu bir macera romanı!" 
-Booklist-

"Teknolojiye ne kadar esir olduğumuzu ve bu esaretin yazıya, felsefeye ve dile vurduğu baltanın keskinliğini gösteren sarsıcı bir roman…"
-The Washington Post-





    Herkese merhaba. Titan Blog Turu'muzun ilk kitabı olan Kelime Avcısı'nın yorumu ile karşınızdayım. Kitabın kapak tasarımına gerçekten de bayıldım.Çok harika duruyor.Hatta yazısız halini bir süre telefonumun duvar kağıdı olarak kullandım :)

    Kitaptan kısaca söz etmek gerekirse; Anana'nın babası bir sözlük yazıyor. Fakat bir gün ortadan kayboluyor. Kaçırıldığından şüphelenen Anana oldukça korkuyor ve babasını aramaya başlıyor. Kitaptaki zaman da dünya öyle bir hale gelmiş ki her şeylerini "Mem" adlı tabletlerle yapıyorlar.Ki taksiyi durdurmak için ya da camı açmak için bile mem'i kullanıyorlar. Okurken bu benim çok tuhafıma gitti. Tamam bizde üsengeciz ama bu kadar da değil.Ayrıca kelimelerin anlamlarını öğrenmek için para kullanıyorlar ve git gide kelimeler unutulmaya başlıyor. İnsanlar arasında büyük bir iletişimsizlik başlıyor.
Mem'in zararları bununla da bitmiyor.Sürekli mem kullanmaya başlayan insanlara zamanla bir virüs bulaşıyor ve cümleler kuramamaya saçma,anlamsız kelimeler kullanmaya başlıyorlar. Kitaptaki olaylar bu şekilde ilerliyor.Bir yandan virüsü çözümlemeye bir yandan da Anana babasını aramaya devam ediyor.
     Kitap bazen Anana'nın ağzından anlatılıyor.Bazen de Anana'nın babasının yanında çalışan aynı zamanda çok yakın arkadaşı olan Bart adlı karakterin günlüğünden ilerliyor.
      İlk okumaya başladığımda gerçekten de çok sıkıldım.Bir türlü ilerlemedi kitap.Çok aşırı merak etmeme rağmen okuyamadım.Fakat bir süre sonra sarmaya başladı.Merak uyandırdı. Yine de çok çok beğendiğimi söylemeyeceğim. Güzel bir kitap kötü değil ama ben daha çok aşk bekliyordum.Aşk yoktu.Bir de çoğu bölümde karakterlerin konuşamamasından dolayı olan anlamsız kelimeler okunmayı zorlaştırıyordu.Uzun zamandır bir kitabı bu kadar yavaş okumamıştım.
        Benim yorumum bu şekildeydi umarım beğenirsiniz.Çok aşırı sevemediğimden dolayı ne yazacağımı gerçekten bilmiyorum. 
         Kitap için bize sponsor olan Timaş Yayınevi'ne ve bizimle yakından ilgilenen Anıl Abla'ya çok teşekkür ederim.Bir sonraki yorumda görüşmek üzere keyifli okumalar :*

Puanım ;

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Pinocchio Dizi Yorumu | kitapmiti

Herkese yeniden merhaba. Uzun bir süredir reading slump'tayım ve hiç bir şekilde okuyasım gelmiyor.Bende bu sürede instagramda birinin paylaşımında gördüğüm ve izlemeye başladığım bir kore dizisi olan Pinocchio'dan bahsetmek istiyorum.Dizi 20 bölümden oluşuyor ve her bölüm yaklaşık olarak 1 saat.

 Konusundan kısaca bahsetmek gerekirse ;
   Mutlu bir aileye sahip olan Ki-Ha Myeong'un babası bir itfaiye şefidir.Abisi ile Ki-Ha Myeong çok aşırı zeki çocuklardır. Bir gün babası bir fabrika yangınına gider ve fabrika sahibinin içeride çalışanlarının kaldığını söylemesi üzerine tüm ekip fabrikaya girerler.Bu esnada fabrikada bir patlama meydana gelir.Tüm itfayecilerin hayatlarını kaybetmesine rağmen şefin cesedi bulunamaz. Bir muhabir olan Müdür Song ise itfaiyecilerin ölümünden şefi suçlar ve öfkeli halk bu aileye yönelirler.Tepkilere dayanamayan Ki-Ha Myeong'un annesi ise Ki-Ha Myeong'la beraber denize atlayarak intihar eder.Ki-Ha Myeong yakınlardaki bir adaya kadar gitmeyi başarır.Burada yaşlı bir adam ölen oğlu Choı Dal-Po'nun yerine koyar ve evlat edinir.
 
Bu yaşananlar sırasından da Choi Dal-Po 'yu evlat edinen adamın küçük oğlu kızı Choı In-Ha 'yı da alarak adaya taşınır.Dördü beraber yaşamaya başlarlar.Bu arada Choı In-Ha bir pinokyodur.Yani her yalan söylediğinde hıçkırıyor.Bu rahatsızlıktan dizi de "Pinokyo Sendromu" olarak söz ediliyor.
  Dizi de belli aralıklarla zaman atlamaları yapılıyor.Bu sadece başı maalesef ki :( Biliyorum çok uzun bir konu ama gerçektende harika bir dizi.
Uzun yıllar beraber yaşayan Choı Dal-Po ve Choı In-Ha belli bir zaman sonra birbirlerinden hoşlanmaya başlıyorlar. İkisinin de muhabir olması üzerine olaylar iyice karışmaya başlıyor .

Dizi de aşktan çok aile bağlarının anlatılması benim çok hoşuma gitti. Dal-Po ile In-Ha'nın aşkını görmemek imkansız tabii ki de fakat onların aşkı o kadar saf işlenmiş ki yoğunluk aile bağlarına verilmiş. Çok fazla Kore dizisi izlememe rağmen buna bayıldım. Konusu bu kadar ilgimi çekmese belki de hiç izlemezdim. Ama her yalan söylediğinde hıçkıran bir karakter kimin ilgisini çekmez ki ?Dizide ki her karakterde çok iyiydi. Kötü karakterleri bile çok sevdim. Favori karakterimi söyleyecektim fakat seçemedim.Hepside birbirinden iyiydi.

Bu yazıyı bu kadar karmaşık yazmayı gerçekten de istemezdim.Fakat dizi farklı noktalardan birleşiyor ve anlatması güçleşiyor.Ben kısaca giriş hikayesini anlattım devamını spoiler vermeden anlatamayabilirdim. Uzun lafın kısası mutlaka izleyin.




1 Temmuz 2015 Çarşamba

Haziran Ayında Okuduklarım | kitapmiti



Haziran ayında toplamda 10 kitap okudum. Daha fazla okumayı planlıyordum fakat sınavımdan dolayı 22 sinden sonra okumaya başlayabildim. Aslında bu kadar kısa sürede 10 kitap gayet iyi. Okuduğum bir kitap hariç hepsine de bayıldım.Bu ay gerçekten çok iyi kitaplar okudum :)Temmuz ayında daha fazla okumayı planlıyorum.
(Kitapları okuma sırama göre yerleştirdim.)

1- Hande Altaylı - Maraz  ★★★★★
2-Andy Jones - Aşık Olmak İşin Kolay Yanı Ya Sonrası  ★★☆   Yorum
3-Olivia Cunning - Tutkulu Notalar   ★★★★★  Yorum
4-Tarryn Fisher - Fırsatçı   ★★★★★
5-Tarryn Fisher - Tehlikeli Kızıl   ★★★★★
6-Tarryn Fisher - Hırsız   ★★★★★
7-Jennifer L.Armentrout - Obsidyen (Lux 1)  ★★★★★  Yorum
8-Bella Andre - Sonrası Şiir Gibi   ★★★★★ 
9-Fatma Erdek - Gece ile Şafak   ★★★★★   Yorum 
10-Sümeyye Akarçay - Rehine   ★★★★★   Yorum